Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çizim - 2

Çizim - 1

 

Hikaye - Methria: Kayıp Kral - B6: Yeni Bir Sayfa

  (Hikayeye yeni giriş yapan karakterimizi daha iyi canlandırabilmeniz adına temsili bir görsel bırakıyorum.) Böyle bir şeyi beklemeyen Dede aldığı nefesi uzun süre tutmuş, sesin geldiği yere kulak kesilmişti. Çok kısa bir süre sonra hanın barlarının kenarından dizleri üzerinde emekleyerek hareket eden bir kız belirdi. Kızı gördüğü zaman Dede rahatlamışçasına nefesini verdi ve ayağa kalktı. Saçları oldukça kısa ve kırmızıya yakın bir tondaydı. Yüzünün sol tarafında kaşından başlayıp elmacık kemiğine kadar uzanan bir yara izi vardı. Çok kısa bir anlığına göz göze geldiler, gözleri de saçları gibi koyu kırmızıya yakın bir tondaydı. 11-12 yaşlarındaki çocuğun korktuğu gözlerinden rahatlıkla anlaşılabiliyordu. Dede, çevre halkının veya handan kaçmayı başarabilenlerin çoktan gardiyanlara haber verdiğini ve kısa süre sonra buraya geleceklerini tahmin edebiliyordu. Muhtemelen handan çıkmak için birkaç dakikaları vardı. Barda sadece ikisinin ayakta kalmış olmaları, pek tabii yanlış anlaşıl...

Hikaye - Methria: Kayıp Kral - B5: Konsey

  *Dede'nin dilinden* "O adam... Beni nereden tanıyor? Tanıyorsa da ben neden hatırlamıyorum? Hem anılarımı nereden bilebilir ki... Doğru ya! O büyüleri yapabilen bir adam anılarımı neden göremesin ki? Güçlü bir büyücü olduğu kesin ama aynı zamanda korkak da... İyi de neden korkuyor? Benim kim olduğumu kimse doğru düzgün bilmiyor ki... Ah! Anılar... Sağlıklı düşünemiyorum, belki de biraz dinlenmem gerek. Burada? Yok yok burada olmaz. Derhal konseyi toplamalı ve kralı bulmalıyım. Arthen! Hepsi senin suçun! Ne vardı sanki sakince yerinde dursaydın... Hayır, hayır! Hepsi benim suçum! Dalgınlığıma geldi. O yeni yetmelere güvenerek büyüyü bozmamalıydım. Bu da bana ders oldu... Bir dakika! O yerde yatan adam kim? Hayır, hayır, hayır, hayır! Bu olmamalıydı! Bu olmamalıydı! Benim yüzümden biri ölmemeliydi! Ölmemeliydi! Ah tanrım... Neden ben!"  Dede yüzünde sert bir ifadeyle yerde yatan boğazı kesilmiş fedainin yanına gitti. Üzerinden uzun zaman geçmiş olacak ki boğazındaki kan k...

Hikaye - Methria: Kayıp Kral - B4: İntikam

  "Baba! Dur! Lütfen!" Dede önünden geçip giden babasının omzumdan tutup kendine çevirmek için hareketlendi ama kolu, boşluğa savrulmuşçasına babasının içinden geçip kendi dizine çarptı. Kendisine şöyle bir baktı ve çaresiz kaldığını anladı. Umutsuzca başını salladı ve tokat sesleriyle birlikte ağlayarak bağırmaya başlayan çocukla birlikte senkronize ama daha sessiz bir şekilde fısıldamaya başladı. "Baba! Lütfen vurma! Özür dilerim! Bir daha olmaz! Söz..." Gözlerinden birkaç damla yaş süzülür, arkasında ıslak ve uzun bir yol bırakırken gördüklerinin kendi anıları olduğunun çoktan farkına varmıştı. Köşede kıvrılmış, ağlamaktan yorulduğu için sadece derin derin nefesler alan; zaman zaman hıçkıran küçük çocuğa baktı. Aklına büyücü geldi ve dişlerini sert bir şekilde sıkarak söylendi. "Bunları unutmayacağım!" Arkaplandan dalga geçercesine bir ses geldi. "Biliyorum, biliyorum... Eğlenceli kısmı da orası ya." Büyücünün sinir bozucu sesi kesildikten bir...

Hikaye - Methria: Kayıp Kral - B3: İntikam

(Dede'yi daha iyi canlandırabilmeniz adına bulabildiğim en uygun görseli buraya koyuyorum. Biraz daha genç bir cilde ve kahverengi gözlere sahip.) Dede gözlerini kapattıktan hemen sonra başını sivri, büyük bir taşa çarptı ve bilincini kaybetti. Başını çarptıktan sonra başının ağırlığıyla taşın hemen yanına düştü. Kısa süre sonra başının sağ ön kısmı ve yüzünün sağ tarafı kandan dolayı kırmızıya boyandı. Dede yerde yatarken kalan 8 asker, zombi eşkıyalarla uğraşıyorlardı. Sur'un üstünde büyünün serbest olduğunu biliyorlardı ama ilk defa bu kadar ileri düzeyde bir büyüyle karşılaşmışlardı. Ne yapmaları gerektiğini söyleyecek bilge adam, şu an kanlar içinde yerde tepkisiz bir şekilde yatıyordu. Tam olarak çaresiz kalmış hissediyorlardı. Bir yandan Dede'yi kollamaya çalışıyorlar, diğer yandan da bu çirkin yaratıkları geldikleri yere geri göndermeye çabalıyorlardı. Bir kişi Dede'nin kanayan başıyla ilgileniyor, diğer yandan da nabzını kontrol ediyordu. Dede yere düştükten so...

Hikaye - Methria: Kayıp Kral - B2: Sur'un Ötesi

  Ak saçlı çatık kaşlarla yerde baygın bir şekilde yatan krala bir süre baktı. Ümitsizce başını salladı. Kralın burnuna vurduğu yumruktan sonra eli kızarmıştı. Eline şöyle bir baktıktan sonra üzerindeki uzun kara cübbeye silerek elini temizledi. Etrafındaki adamlarına bakarak tekrar konuşmaya başladı. "İşimizi bu kadar zorlaştırmaz sanıyordum, görünüşe bakılırsa epey uğraşacağız. Ellerini ve ayaklarını bağlayıp örtüye yatırın. Bizi dinleyeceği bir yere gideceğiz. " Cübbeli adamlar ak saçlının verdiği emri yerine getirip yolculuğa hazırlanırken ak saçlı adam tepenin üstünden Sur'a doğru uzunca bir süre baktı ve iç çekti. "Bir gün yeniden kavuşacağız koca şehir, bu diyarın kirlerini arındırmaya geri geleceğim." Ak saçlı karşısında muazzam tasarımı ve muhteşem güzelliği ile duran kaleye bakıp iç çekerken arkadan bir başka cübbeli adam gelip ak saçlının huzurunu bozdu. "Dede, yola çıkmaya hazırız. Seni bekliyoruz." Kısa bir anlığına lakabını unutmuş ve söy...

Hikaye - Methria: Kayıp Kral - B1: Surönü Meydan Muharebesi

  Tarih;  24 Kasım 342 Yer;  Sur Lotthum karargahının üzerine tozdan dolayı kuşlar bile yaklaşmıyordu. Karargahta inanılması güç bir hareketlilik mevcuttu. Bu hareketlilik de aynı şiddette bir ses kirliliği oluşturuyordu. Öyle ki civarda daha önceden bulunan tilkiler, ceylanlar, geyikler hep daha sessiz ve daha tenha bölgelere doğru yol almışlardı. Karargahın birkaç kilometre karşısında, karargahtan da görülebilecek şekilde tüm endamıyla efsanelere konu olmuş Sur kalesi bulunuyordu. Methria'nın batısını doğusuna bağlayan tek geçiş noktasında bulunan bu kale her anlamda çok önemliydi. Tasarımıyla, tahkimatlarıyla ve muhteşem silahlandırılmış garnizonuyla tam anlamıyla bir şaheserdi. Şimdi ise halk diliyle yürek yemiş bir kral kaleyi ele geçirme hayalleriyle gecesini gündüzüne katmış, kinini her daim diri tutmuş ve yeniden harekete geçmişti. Sayıları 25.000'e varan Lotthum ordusu ritmik adımlarla yerküreyi titreterek marşlar eşliğinde yavaş yavaş Sur'a doğru ilerlemeye başl...

Deneme - 7 Fili Yemek

  Bugün hocamızdan "Bir insan ömrü boyunca ortalama 7 fil ağırlığında yemek yer." şeklinde bir bilgi öğrendik. Ben de bu konuda birkaç örnek daha toplamak istedim zira bu şekilde özelden genele yapılan tespitler genellikle insanın gözünde büyüyor. Bu yüzden çeşitli bağımlılıkları -özellikle televizyon ve bilgisayar kullanımı- azaltma konusunda çok etkili olabileceklerini düşündüm. Ortalama bir insan ömrünün 25 yılını uyuyarak geçirir. Bu sayı aşağı yukarı günde 8 saatlik uykuya denk geliyor sanırım. Günlük 8 saatlik uyku insanın gözüne çok gözükmüyor ama ömrünüzün 25 yılını direkt olarak uykuya verdiğinizi düşündüğünüzde çok ürkütücü duruyor. Her ne kadar onların yanına yaklaşamasak da bence bir yönden hepimiz Ashab-ı Kehf'in bir parçasıyız. En azından "gerekli" olduğu için kendimizi avutabiliriz. Tabii gerektiği kadar uyuyorsak. Ortalama bir insan ömrünün 12 yılını televizyon izleyerek geçirir. Araştırmalarda genel olarak bir insanın ortalama 75 yıl yaşadığı va...